Kavga ettiği için okuldan kovuldu.
 - He was expelled from school for fighting.
Neden kavga ettiklerini bilmiyorum.
 - I don't know why they are fighting.
Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.
 - I wish they would stop fighting.
Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
 - This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı.
 - Japanese and American forces were still fighting bitterly.
Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum.
 - I intend on fighting till the end.
Savaş bir hafta sürdü.
 - The fighting lasted one week.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
 - We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı.
 - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.
George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.
 - George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.
Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum.
 - I intend on fighting till the end.
O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı.
 - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.