On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
 - Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Ben, kıyıdan yaklaşık bir mil ötede bir balıkçı teknesi gördüm.
 - I saw a fishing boat about a mile off the shore.
Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak sahil boyunca kanolarını kullandılar.
 - Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.
O 60 yaşında ve hala sahilde kumdan kaleler inşa eder.
 - He is 60 and still builds sand castles in the shore.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
 - Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.