Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
 - Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Ona pozisyonu sunmayı düşünüyorum.
 - I'm thinking of offering her the position.
Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.
 - Sometimes, accepting help is harder than offering it.
Yardım etmeyi öneriyor musun?
 - Are you offering to help?
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
 - Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Şimdi sana yardım etmeyi öneriyorum.
 - I'm offering to help you now.
Bana işimi geri mi öneriyorsun?
 - Are you offering me my job back?
Tom ona teklif ettiğimiz rüşveti kabul etmek için isteksiz görünüyor.
 - Tom seems to be unwilling to accept the bribe we're offering him.
Bence Tom'un teklif ettiği işi almalısınız.
 - I think you should take the job Tom is offering you.