İngilizce benim için kolay değil.
- L'anglais n'est pas facile pour moi.
Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.
- Je ne sais pas s'il l'aurait fait pour moi.
Bazen, hataları düzeltmekte benden hızlısın, bazen de hata yapmakta.
- Parfois, tu es capable de corriger plus vite que moi ... de commettre l'erreur.
Tom benden daha büyük.
- Tom est plus grand que moi.
Kedinin fareyle oynadığı gibi benimle oynamayı bırak ve bana haberleri aktar.
- Arrête de jouer au chat et à la souris avec moi et donne-moi les nouvelles.
Benimle dalga mı geçiyorsun yoksa ne? Senin konuşmayı kesmeni ve dersi takip etmeni üç kere istedim.
- Tu te moques de moi ou quoi ? Ça fait trois fois que je te demande d'arrêter de parler et de suivre le cours.
Ayrılışınızı benim yüzümden geciktirmeyin.
- Ne retardez pas votre départ à cause de moi.
Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.
- Je ne sais pas s'il l'aurait fait pour moi.