Genellikle çok düşük fiyatlarla satılıyor.
 - It generally sells at very low prices.
Pahalı, her zaman pahalı olmayandan daha iyi değildir.
 - Expensive is not always better than inexpensive.
Biz pahalı olmayan bir otelde kaldık.
 - We stayed at an inexpensive hotel.
Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.
 - Tom bought a bunch of inexpensive cameras to give to children who lived in his neighborhood.
Tom ve Mary ucuz mobilya ile evlerini döşediler.
 - Tom and Mary furnished their house with inexpensive furniture.