kundak%C3%A7%C4%B1

listen to the pronunciation of kundak%C3%A7%C4%B1
Türkçe - Türkçe

kundak%C3%A7%C4%B1 teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

KUNDAK
(Osmanlı Dönemi) Yangın çıkarmak için bir yere sokulan, tutuşturulmuş yağlı bez çıkısı
KUNDAK
(Osmanlı Dönemi) Küçük çocukları sıkı bağlamaya yarıyan bezler takımı
KUNDAK SOKMAK
(Osmanlı Dönemi) Yangın çıkarmak
KUNDAK SOKMAK
(Osmanlı Dönemi) Mc: Ara bozacak bir söz söylemek veya böyle bir harekette bulunmak
kundak
Yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez: "Kendisine uzattıkları ince ve beyaz bir kundağa sarılmış kızına baktı."- Ö. Seyfettin
kundak
Tüfek gibi bazı ateşli silâhlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç veya metal bölüm
kundak
Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb
kundak
Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb: "Ben şamdanımla evveli kapının önüne yığılan şeyleri, sonra cibinliği, perdeleri, bütün duvarları çeviren kundakları tutuşturacağım."- H. Z. Uşaklıgil
kundak
Korunmak için sıkı sıkıya sarılmış şey
kundak
Yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez
kundak
Tüfek gibi bazı ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç veya metal bölüm: "Amcası Mustafa geldi eve, ona bir kundağı sedefli tüfek getirdi."- Y. Kemal
kundak
Kundağa sarılmış bebek
kundak
Saçları yemeninin içine alıp bağlama
kundak
Ara bozma, fitne, fesat
kundak
Kedi yavrusu
kundak
Kundağa sarılmış bebek: "Dikmen Yıldızı kundağı kucaklayarak ağır, sarsıntılı adımlarla savcının arkasından yürüdü."- A. Gündüz
kundak
Arabalarda dingil yatağı
çatal kundak
Açıldığı zaman V biçiminde olan iki ayaklı top kundağı
Türkçe - İngilizce