Onu öptün mü? Evet, onu öptüm.
- Did you kiss him? Yes, I kissed him.
Mary'yi öptüm ve o beni geri öptü.
- I kissed Mary and she kissed me back.
Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.
- A legal kiss will never equal a stolen one.
Tom bir öpücükle Mary'ye sürpriz yaptı.
- Tom surprised Mary with a kiss.
Seni öpmek istiyorum.
- I'd like to kiss you.
Seni öpmek istiyorum.
- I would like to kiss you.
Bana bir veda busesi ver.
- Give me a goodbye kiss.
Tom Mary'yi yalnız bulur bulmaz, onu öpmeye başladı.
- As soon as Tom got Mary alone, he started kissing her.
Tom Mary'i öpmeye kararlıydı.
- Tom was determined to kiss Mary.
Bir sigara içenle öpüşmek bir kül tablasını yalamak gibi bir şeydir.
- Kissing a smoker is like licking an ashtray.
Öp beni! Ne, gerçekten mi? Sen öpüşmek yok demedin mi?
- Kiss me! What, really? Didn't you say no kissing?
Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.
- Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
Onları öpüşürken yakaladım.
- I caught them kissing.
Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur.
- Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves.
Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.
- A legal kiss will never equal a stolen one.
Öpülmek istediğin şekilde seni öpemem.
- I can't kiss you the way you want to be kissed.
Eğer öpülmek istemiyorsa Tom'u öpemem.
- I can't kiss Tom if he doesn't want to be kissed.
The nearside of the car just kissed a parked truck as he took the corner at high speed.
... Yes, of course, I have really kissed a girl. ...