hayatta kal

listen to the pronunciation of hayatta kal
Türkçe - İngilizce
survive

It's a miracle that you were able to survive. - Hayatta kalabilmen bir mucize.

Tom thought he had a chance to survive. - Tom, hayatta kalma şansı olduğunu düşündü.

{f} surviving

If Tom hadn't helped Mary, she wouldn't have stood a chance of surviving. - Eğer Tom Mary'ye yardım etmeseydi, onun hayatta kalma şansı olmayacaktı.

You know as well as I do that we have no chance of surviving. - Hayatta kalma şansımız olmadığını benim kadar iyi biliyorsun.