They expressed satisfaction with their lives.
- Hayatlarından memnun olduklarını ifade ettiler.
They risked their lives on the dangerous trip.
- Tehlikeli yolculukta hayatlarını riske attılar.
Products with GMO are dangerous to human life.
- GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
Tom started to feel like his life wasn't worth living.
- Tom hayatı yaşamaya değmezmiş gibi düşünüyor.
I'm tired of living this kind of life.
- Ben bu tür bir hayatı yaşamaktan usandım.
He had various experiences in his life.
- Onun, hayatında çeşitli deneyimleri vardı.
It was one of the most incredible experiences of my life.
- Hayatımın en inanılmaz deneyimlerinden biriydi.
When the Moon and Sun are in a perfect line, it is called a total eclipse. These are very rare. Most people only see one in their lifetime.
- Ay ve güneş mükemmel bir çizgi olduğunda buna tam tutulma denir.Bunlar çok nadirdir.Çoğu kişi hayatları boyunca bir tane görür.
A scientist will read dozens of books in his lifetime, but still believe he has a lot more to learn.
- Bir bilim adamı hayatı boyunca düzinelerce kitap okuyacak, ama hala öğrenecek çok daha fazla şeyi olduğuna inanıyorum.
Tom has devoted his life to the anti-nuclear-energy movement.
- Tom, anti-nükleer enerji hareketine hayatını adadı.
Tom has devoted his life to the movement against nuclear energy.
- Tom nükleer enerjiye karşı hareket için hayatını adadı.
Unless a nation's existence is in peril, war is murder.
- Bir ulusun hayatı tehlikede değilse, savaş cinayettir.
The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
- Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
The vampire came back to life in his coffin.
- Vampir tabutunun içinde geri hayata geldi.
The sun is essential to life.
- Güneş hayat için olmazsa olmazdır.
Health and vitality are important for long life.
- Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
Exercise is vital for a dog.
- Egzersiz, bir köpek için hayatidir.
It was a race against the clock to save Fadil's life.
- Fadıl'ın hayatını kurtarmak için zamana karşı bir yarıştı.
Tom's one big ambition in life was to become a race car driver.
- Tom'un hayatta büyük bir tutkusu bir yarış arabası sürücüsü olmaktı.
Health and vitality are important for long life.
- Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
Sami yaşamını yeniden kurmaya çalışıyordu.
- Sami hayatını yeniden inşa etmeye çalışıyordu.
Yaşamak için yaptığın iş nedir?
- Hayatını nasıl kazanıyorsun?