Lincoln's parents remained poor all their lives.
- Lincoln'un ebeveynleri tüm hayatları boyunca fakir kaldılar.
They expressed satisfaction with their lives.
- Hayatlarından memnun olduklarını ifade ettiler.
Products with GMO are dangerous to human life.
- GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.
Life is not an exact science, it is an art.
- Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
I'm tired of living this kind of life.
- Ben bu tür bir hayatı yaşamaktan usandım.
He earns his living by teaching English.
- Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
It was one of the most incredible experiences of my life.
- Hayatımın en inanılmaz deneyimlerinden biriydi.
Life isn't a problem to be solved, but a reality to be experienced.
- Hayat çözümlenecek bir problem değildir, ama deneyimlenecek bir gerçekliktir.
Tatoeba: We've got more sentences than your mom could ever say in her lifetime.
- Tatoeba: Annenin hayatı boyunca şimdiye kadar söyleyebildiğinden daha fazla cümleye sahibiz.
When the Moon and Sun are in a perfect line, it is called a total eclipse. These are very rare. Most people only see one in their lifetime.
- Ay ve güneş mükemmel bir çizgi olduğunda buna tam tutulma denir.Bunlar çok nadirdir.Çoğu kişi hayatları boyunca bir tane görür.
Tom has devoted his life to the movement against nuclear energy.
- Tom nükleer enerjiye karşı hareket için hayatını adadı.
Tom has devoted his life to the anti-nuclear-energy movement.
- Tom, anti-nükleer enerji hareketine hayatını adadı.
Unless a nation's existence is in peril, war is murder.
- Bir ulusun hayatı tehlikede değilse, savaş cinayettir.
The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
- Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
It seems like it will take me a while to get accustomed to life here.
- Buradaki hayata alışmak biraz zamanımı alacak gibi görünüyor.
The vampire came back to life in his coffin.
- Vampir tabutunun içinde geri hayata geldi.
Health and vitality are important for long life.
- Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
The elevators in a skyscraper are vital systems.
- Bir gökdelendeki asansörler hayati sistemlerdir.
It was a race against the clock to save Fadil's life.
- Fadıl'ın hayatını kurtarmak için zamana karşı bir yarıştı.
Tom had one big ambition in life. That was to become a race car driver.
- Tom'un hayatta büyük bir hırsı vardı. O bir yarış arabası sürücüsü olmaktı.
Health and vitality are important for long life.
- Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
Sami yaşamını yeniden kurmaya çalışıyordu.
- Sami hayatını yeniden inşa etmeye çalışıyordu.
Mars'ta yaşam var mı?
- Mars'ta hayat var mı?