The rain lasted a week.
- Yağmur bir hafta sürdü.
He never fails to write to his mother every week.
- O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
Jane spent a very flat weekend.
- Jane durgun bir hafta sonu geçirdi.
What'll you be doing over the weekend?
- Hafta sonunda ne yapıyor olacaksın?
I wear white shirts on weekdays.
- Hafta içi beyaz gömlek giyerim.
The weekdays are: Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, and Friday.
- Hafta içi günleri : Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma'dır.
The weekdays are: Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, and Friday.
- Hafta içi günleri : Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma'dır.
Tom has been helping out on weekdays while I'm at work.
- Ben iş yerindeyken Tom hafta içi yardım ediyordu.
The weekdays are: Monday, Tuesday, Wednesday, Thursday, and Friday.
- Hafta içi günleri : Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma'dır.
I was on holiday for a fortnight.
- İki haftadır tatildeydim.
We stayed in London for a fortnight.
- Londra'da iki hafta kaldık.
The killer remained at large for weeks.
- Katil haftalarca kaçak kaldı.
Tom hasn't seen Mary in weeks.
- Tom haftalarca Mary'yi görmedi.
Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
- Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
Bill will return next week.
- Bill gelecek hafta geri gelecek.
My brother sent me a letter last week.
- Erkek kardeşim geçen hafta bana bir mektup gönderdi.
Tom quit his job last week.
- Tom geçen hafta işini bıraktı.
She will be in New York for two weeks.
- O iki hafta New York'ta olacak.
I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea.
- Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.
I hafta fill in my tax return.