O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
Tom yıllardır buğday yetiştirdi.
- Tom has grown wheat for many years.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.