Biriyle birlikte ağla. Yalnız ağlamaktan daha şifalıdır.
 - Cry with someone. It's more healing than crying alone.
Biriyle birlikte ağla. Yalnız ağlamaktan daha şifalıdır.
 - Cry with someone. It's more healing than crying alone.
Kalp yaralarını iyileştirmek zaman alır.
 - Healing the wounds of the heart takes time.
Bu ilaç, mucizevi iyileştirici güçleriyle bilinir.
 - This medicine is known for its miraculous healing powers.
Ayakkabılarının tamir edilmesi gerekiyor.
 - Your shoes want mending.
Mary halıyı tamir ediyor.
 - Mary is mending the carpet.
Çoraplarımın onarıma ihtiyacı var.
 - My socks are in need of mending.
Bu yeni ayakkabılar şimdiden onarım istiyor.
 - These new shoes already want mending.
Bu bitkisel merhem ağrıyı hafifletir ve iyileşmesini destekler.
 - This herbal ointment relieves pain and promotes healing.
Artık iyileşme başlayabilir.
 - The healing can now begin.
Bu ilaç, mucizevi iyileştirici güçleriyle bilinir.
 - This medicine is known for its miraculous healing powers.
Tom bu kuvars kristallerinin iyileştirici güçleri olduğuna inanır.
 - Tom believes that these quartz crystals have healing powers.