Tom has a southern accent.
- Tom güneyli aksanına sahip.
The Prussians should be on their guard against the southern Germans.
- Prusyalılar güneyli Almanlara karşı tetikte olmalıdır.
He spoke with a softness characteristic of southerners.
- Güneylilerin yumuşak karakteriyle konuştu.
Tomorrow it will rain in the south of England.
- Yarın İngiltere'nin güneyinde yağmur yağacak.
In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
- Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
Australia is smaller than South America.
- Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.
In the summer it's very hot in southern Spain.
- Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.
The southern army needed men and supplies.
- Güney ordusunun adamlara ve malzemelere ihtiyacı vardı.