Onunla evlenmek niyetindeydi.
 - He intended to marry her.
Onun gibi biriyle evlenmekle aptallık yaptım.
 - I was a fool for marrying someone like her.
Tom sonunda Mary ile evlenmekten vazgeçti.
 - Tom ended up marrying Mary after all.
Martyna ile evlenmek istiyorum.
 - I want to marry Martyna.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
 - You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
 - According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor.
 - She wants to marry her daughter to a doctor.
Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin?
 - Would you want your daughter to marry a guy like me?