extremely hot

listen to the pronunciation of extremely hot
İngilizce - Türkçe
aşırı sıcak
boiling
{i} kaynama

Sami'nin öfkesi kaynama noktasına ulaştı. - Sami's rage reached boiling point.

Ben geldiğimde, anlaşmazlık kaynama noktasına ulaşmıştı. - When I arrived, the dispute had reached its boiling point.

boiling
(Tekstil) 1. kaynama 2. kaynatma
boiling
{s} çok sıcak
boiling
kaynar

Yumurtaları kaynar suyun içine koyun. - Put the eggs into the boiling water.

Kaynar suyla kendimi yaktım. - I burned myself with boiling water.

boiling
{s} kavurucu
boiling
(Gıda) kaynama noktası

Sami'nin öfkesi kaynama noktasına ulaştı. - Sami's rage reached boiling point.

Ben geldiğimde, anlaşmazlık kaynama noktasına ulaşmıştı. - When I arrived, the dispute had reached its boiling point.

boiling
kaynatan
boiling
kaynayarak
boiling
kaynatma

Havuçları kaynatmayı bitirin. - Finish boiling the carrots.

Italya'nın Reggio Emilia kasabasında istakozları kaynatmak yasa dışıdır. - Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.

boiling
{f} kayna

Italya'nın Reggio Emilia kasabasında istakozları kaynatmak yasa dışıdır. - Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.

Yumurtaları kaynar suyun içine koyun. - Put the eggs into the boiling water.

boiling
{s} kaynayan

Lütfen demliği kaynayan suyla doldur. - Please fill the teapot with boiling water.

Kaynayan suya biraz tuz koy. - Put some salt into the boiling water.

boiling
(isim) kaynama
boiling
{s} kızgın
boiling
{s} köpüren
boiling
(Askeri) KAYNAMA (HV. ): Vücut sıvılarında, son derece düşük basınca (47 mm. veya daha az civa) maruz kalındığı zaman meydana gelen buharlaşma
boiling hot
kavurucu sıcak
İngilizce - İngilizce
boiling
boiling hot
extremely hot

    Heceleme

    ex·treme·ly hot

    Türkçe nasıl söylenir

    îkstrimli hät

    Telaffuz

    /əkˈstrēmlē ˈhät/ /ɪkˈstriːmliː ˈhɑːt/