Birbirinizi tanıyor musunuz?
- Do you know each other?
Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
Tom ve Mary birbirine sürekli yalan söyler.
- Tom and Mary lie to each other all the time.
İki köy birbirine bitişiktir.
- The two villages adjoin each other.
İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.
- The two boys began to blame each other.
Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.
- They were never to see each other again.
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
- These two lines cut across each other at right angles.
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Maria and Robert loved each other.