Tom geçen hafta yirminci yaş gününü kutladı.
- Tom feierte vergangene Woche seinen zwanzigsten Geburtstag.
Ailem yirmi yıldır burada yaşıyor.
- Meine Familie wohnte hier zwanzig Jahre lang.
Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.
- Australia is about twenty times larger than Japan.
On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
- Ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
Can I call you back in twenty minutes?
- Kann ich dich in zwanzig Minuten zurückrufen?
He earns twenty dollars a day.
- Er verdient zwanzig Dollar pro Tag.