O yaklaşık yirmi dolardı.
- Es waren ungefähr zwanzig Dollar.
Ailem yirmi yıldır burada yaşıyor.
- Meine Familie wohnte hier zwanzig Jahre lang.
Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.
- Australia is about twenty times larger than Japan.
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
- Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, hundred.
Can I call you back in twenty minutes?
- Kann ich dich in zwanzig Minuten zurückrufen?
He earns twenty dollars a day.
- Er verdient zwanzig Dollar pro Tag.