zuhruf

listen to the pronunciation of zuhruf
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Yaldız. Yalancı süs. Gösteriş. Zinet. Altın
ZUHRUF SURESİ
(Osmanlı Dönemi) Kur'an-ı Kerim'in 43. suresidir. Mekkîdir
Zuhruf 1
(Kuran) Ha, Mim
Zuhruf 10
(Kuran) O, size yeri beşik kılmış ve orada, doğru gidesiniz diye yollar var etmiştir
Zuhruf 11
(Kuran) O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz. İşte siz de böyle diriltileceksiniz
Zuhruf 15
(Kuran) Ama inkarcılar O'na çocuk isnat ettiler. İnsan gerçekten apaçık nankördür. *
Zuhruf 16
(Kuran) Demek O yarattıkları arasından kızları kendisine alıp da oğulları size verdi öyle mi?
Zuhruf 17
(Kuran) Ama Rahman olan Allah'a isnat ettiği kız evlat kendilerinden birine müjdelenince, o kimsenin içi gayzla dolarak yüzü simsiyah kesilir
Zuhruf 18
(Kuran) Demek, süs içinde yetiştirilecek de çekişmeyi beceremiyecek olanı Allah'a değil mi?
Zuhruf 19
(Kuran) Onlar, Rahman olan Allah'ın kulları melekleri de dişi saydılar. Yaratışlarını mı görmüşler? Onların bu şahidlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir
Zuhruf 20
(Kuran) Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz bunlara kulluk etmezdik derler. Buna dair bir bilgileri yoktur; onlar sadece vehimde bulunuyorlar
Zuhruf 21
(Kuran) Yoksa onlara daha önce bir kitap verdik de ona mı bağlanıyorlar?
Zuhruf 22
(Kuran) Hayır; "Doğrusu Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerinden gitmekteyiz" derler
Zuhruf 23
(Kuran) Senden önce, herhangi bir kasabaya gönderdiğimiz uyarıcıya, o kasabanın şımarık varlıkları sadece: "Doğrusu babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerini izlemekteyiz" derlerdi
Zuhruf 24
(Kuran) Gönderilen uyarıcı: "Eğer size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş isem de mi bana uymazsınız?" derdi. Onlar: "Doğrusu sizinle gönderilen şeyi inkar ediyoruz" derlerdi
Zuhruf 25
(Kuran) Bunun üzerine Biz de onlardan öc aldık. Yalancıların sonunun nasıl olduğuna bir bak! *
Zuhruf 28
(Kuran) İbrahim ardından geleceklere bu sözü, devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı. Artık belki doğru yola dönerler
Zuhruf 29
(Kuran) Hayır; Ben bunları ve babalarını gerçek ve onu açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim
Zuhruf 30
(Kuran) Gerçek kendilerine geldiği zaman: "Bu bir büyüdür. Doğrusu biz onu inkar ediyoruz" dediler
Zuhruf 31
(Kuran) Bu Kuran, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilmeli değil miydi? dediler
Zuhruf 32
(Kuran) Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında Biz taksim ettik; birbirlerine iş gördürmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kıldık; Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha iyidir
Zuhruf 36
(Kuran) Rahman olan Allah'ı anmayı görmemezlikten gelene, yanından ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz
Zuhruf 37
(Kuran) Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanarlar
Zuhruf 4
(Kuran) Şüphesiz o, Bizim katımızda Ana Kitap'ta mevcut, yüce ve hikmet dolu bir Kitap'dır
Zuhruf 40
(Kuran) Sağırlara sen mi duyuracaksın? Yoksa körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi eriştireceksin?
Zuhruf 43
(Kuran) Sana vahyolunana sarıl, sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin
Zuhruf 44
(Kuran) Doğrusu bu Kuran sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız
Zuhruf 45
(Kuran) Senden önce gönderdiğimiz peygamberlere sor, Biz, Rahman olan Allah'tan başka, kulluk edilecek tanrılar meşru kılmış mıyız?*
Zuhruf 46
(Kuran) And olsun ki Biz Musa'yı mucizelererimizle Firavun'a ve erkanına göndermiştik, "Şüphesiz ben, alemlerin Rabbinin elçisiyim" demişti
Zuhruf 47
(Kuran) Onlara mucizelerimizi getirdiği zaman, bunlara gülüvermişlerdi
Zuhruf 48
(Kuran) Onlara gösterdiğimiz her mucize diğerinden daha büyüktü; doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık
Zuhruf 49
(Kuran) Ey Sihirbaz! Sana verdiği ahda göre Rabbine bizim için yalvar da doğru yola erişelim dediler
Zuhruf 5
(Kuran) Ey inkarcılar! Aşırı giden kimselersiniz diye sizi Kuran'la uyarmaktan vaz mı geçelim?
Zuhruf 50
(Kuran) Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler
Zuhruf 51
(Kuran) Firavun, milletine şöyle seslendi: "Ey milletim! Mısır hükümdarlığı ve memleketimde akan bu ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?
Zuhruf 52
(Kuran) Yahut, ben zavallı ve nerdeyse konuşamayan bu kimseden daha üstün değil miyim?
Zuhruf 53
(Kuran) Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardım edecek melekler gelmeli değil mi?
Zuhruf 54
(Kuran) Firavun, milletini küçümsedi ama, onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir milletti
Zuhruf 55
(Kuran) Böylece Bizi öfkelendirince onlardan öc aldık, hepsini suda boğduk
Zuhruf 56
(Kuran) Onlara, sonradan gelecek inkarcılara ibret alınacak bir geçmiş kıldık. *
Zuhruf 57
(Kuran) Meryem oğlu misal verilince, senin milletin buna gülüp geçiverdi
Zuhruf 58
(Kuran) Bizim tanrımız mı yoksa o mu daha iyidir? dediler. Sana böyle söylemeleri, sadece, tartışmaya girişmek içindir. Onlar şüphesiz kavgacı bir millettir
Zuhruf 59
(Kuran) Meryemoğlu, ancak kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur
Zuhruf 6
(Kuran) Öncekilere nice peygamberler göndermişizdir
Zuhruf 60
(Kuran) Eğer dileseydik, size bedel yeryüzünde sizin yerinizi tutacak melekler var ederdik
Zuhruf 61
(Kuran) O kıyametin kopacağını bildirir; o saatin geleceğinden şüphe etmeyin, Bana uyun, bu doğru yoldur
Zuhruf 62
(Kuran) Sakın şeytan sizi bu yoldan alıkoymasın; şüphesiz o size apaçık bir düşmandır
Zuhruf 63
(Kuran) İsa, belgeleri getirdiği zaman demişti ki: "Size hikmetle ve ayrılığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak üzere geldim. Allah'a karşı gelmekten sakının, bana itaat edin
Zuhruf 64
(Kuran) Doğrusu Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir, artık O'na kulluk edin, bu, doğru yoldur
Zuhruf 65
(Kuran) Ama, aralarında guruplaştılar, ayrılığa düştüler. Kıyamet gününün can yakıcı azabına uğrayacak zalimlerin vay haline!
Zuhruf 66
(Kuran) Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?
Zuhruf 67
(Kuran) O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar birbirine düşman olurlar. *
Zuhruf 68
(Kuran) Allah: "Ey kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz" der
Zuhruf 69
(Kuran) Bunlar, ayetlerimize inanmış ve kendilerini Bize vermişlerdir
Zuhruf 7
(Kuran) Kendilerine gelen her peygamberi onlar mutlaka alaya alırlardı
Zuhruf 70
(Kuran) Şöyle denir: "Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz
Zuhruf 71
(Kuran) Onlar için altın kadeh ve tepsiler dolaştırılır, canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada temellisiniz
Zuhruf 72
(Kuran) İşlediklerinize karşılık, size miras verilen işte bu cennettir
Zuhruf 73
(Kuran) Orada sizin için bol yemiş vardır, onlardan yersiniz
Zuhruf 74
(Kuran) Doğrusu suçlular, temelli kalacakları cehennemin azabı içindedirler
Zuhruf 75
(Kuran) Azaba hiç ara verilmez, onlar orada tamamen umutsuzdurlar
Zuhruf 76
(Kuran) Biz onlara zulmetmedik, ama onlar zalim kimselerdi
Zuhruf 77
(Kuran) Cehennemde şöyle seslenilir: "Ey Nöbetçi! Rabbin hiç değilse canımızı alsın." Nöbetçi: "Siz böyle kalacaksınız" der
Zuhruf 78
(Kuran) And olsun ki, size gerçeği getirdik; fakat çoğunuz gerçeği sevmiyorsunuz
Zuhruf 79
(Kuran) Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız
Zuhruf 8
(Kuran) Bunun için Biz de, bunlardan daha kuvvetli olanları yok etmişizdir. Öncekilere dair nice misaller geçmiştir
Zuhruf 80
(Kuran) Yoksa, kendilerinin gizli veya açık konuşmalarını duymayız mı sanarlar? Hayır; öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır
Zuhruf 81
(Kuran) De ki: "Eğer Rahman olan Allah'ın çocuğu olsa, kulluk edenlerin ilki ben olurdum
Zuhruf 82
(Kuran) Göklerin ve yerin Rabbi, onların vasıflandırmalarından münezzehtir
Zuhruf 83
(Kuran) Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar, dalsınlar, oynasınlar
Zuhruf 84
(Kuran) Gökte de Tanrı, yerde de Tanrı O'dur. Hakim olan, her şeyi bilen O'dur
Zuhruf 85
(Kuran) Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulananların hükümranlığı kendisinin olan Allah en yücedir! Kıyamet saatini bilmek O'na aittir. O'na döneceksiniz
Zuhruf 86
(Kuran) Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır
Zuhruf 87
(Kuran) And olsun ki, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan: "Allah" derler. Öyleyken nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar?
Zuhruf 9
(Kuran) And olsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, "Onları güçlü olan, her şeyi bilen yaratmıştır" derler