Mülteciyi bir mağaraya götürdük ve fırtınanın geçmesini bekledik.
- We took refuge in a cave and waited for the storm to pass.
Tom mülteci statüsü için başvuruda bulundu.
- Tom applied for refugee status.
Onların saklanma yerini saptamak bir haftamızı aldı.
- It took us a week to locate their hideaway.
Aktör Colarado'da bir saklanma yerine sahip.
- The actor has a hideaway in Colorado.
O hiç sığınacak yer bulamadı.
- He couldn't find any refuge.