Until more detailed phylogenetic work is done to elucidate their true relationships, it seems best to leave all these species unplaced.
He settled down in his armchair to listen to the music.
- O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
Let's all settle down here.
- Hepimiz buraya yerleşelim.
We moved into this house last month. We will settle down soon.
- Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
They settled in Canada.
- Onlar Kanada'ya yerleştiler.
They decided to settle in a suburb of London.
- Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
They found it easy to settle in the United States.
- Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
This is residential property.
- Burası yerleşim bölgesidir.
Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood.
- Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.