Pazar öğleden sonra yağmurlu bir günde kendileriyle ilgili ne yapacaklarını bilmeyen milyonlarca insan ölümsüzlük için can atıyorlar.
- Millions long for immortality who do not know what to do with themselves on a rainy Sunday afternoon.
Kaza yağmurlu bir günde oldu.
- The accident happened on a rainy day.
Bu tür ayakkabı ıslak zeminde kayma eğilimindedir.
- This kind of shoe is apt to slip on wet ground.
Zemin ıslak görünüyor.
- The ground seems wet.
Tom Mary ile üç yıl önce yağışlı bir mevsim sırasında ilk kez karşılaştı.
- It was during the rainy season three years ago that Tom first met Mary.
Trafik kazalarının yağışlı günlerde meydana gelmesi olasıdır.
- Traffic accidents are likely to occur on rainy days.
Hava çok soğuk değildi, ama her zaman yağışlıydı.
- It was not very cold, but it was always wet.
Bu yağışlı havadan usandım.
- I'm fed up with this wet weather.