Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
- Tom shot Mary twice in the leg.
Okunmayı hak eden bir kitap iki kere okunmayı hak eder.
- A book worth reading is worth reading twice.
Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
- This tunnel is twice as long as that one.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.
- He married twice and had more than 20 children.
Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.
Bir şeyi yapmak için Tom'a iki defa söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell Tom twice to do something.
İki defa aynı hatayı yaptı.
- He has made the same mistake twice.