Definition von totally. im Englisch Türkisch wörterbuch
- completely
- büsbütün
- totally
- bütünüyle
O bütünüyle adil değil.
- That's totally unfair.
Bana karşı bütünüyle dürüst müydün?
- Have you been totally honest with me?
- completely
- tamamen
Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
- Are you completely through with your homework?
Tamamen unutulduğunu düşünecek.
- He will think he has been completely forgotten.
- completely
- tamamiyle
- totally
- bütün bütün
- totally
- bütün olarak
- completely
- eksiksiz
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
- completely
- tam olarak
Bunun için tam olarak hazır değilim.
- I'm not completely prepared for this.
Tam olarak emin değilim.
- I'm not completely sure.
- totally
- tamamıyla
- totally
- toplamda
- totally
- tümüyle
- totally
- tamamen
Tom tamamen yok olmuş görünüyor.
- Tom looks totally wiped out.
Tom tamamen heder olmuş.
- Tom was totally wasted.
- completely
- tamamı tamamına
- completely
- tam anlamıyla
Tamamen ve tam anlamıyla sana âşığım.
- I'm totally and completely in love with you.
- completely
- bütünüyle
Ben bunu bütünüyle onaylıyorum.
- I completely approve of this.
O bütünüyle yanlış değil.
- This isn't completely wrong.
- completely
- eksiksiz olarak
- completely
- iyiden iyiye
- completely
- noksansız
- completely
- enine boyuna
- completely
- adamakıllı
- completely
- düpedüz
Biz düpedüz gafil avlandık.
- We were completely taken by surprise.
- completely
- tümden
- completely
- iyice
- completely
- bütün bütün
- completely
- tamamıyla
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- totally
- z. tamamen
