Kulak misafiri olmak istemedim ama tesadüfen duydum.
 - I didn't mean to eavesdrop, but I did overhear you.
Tom ve Mary'nin tam dersten önce birbirleriyle Fransızca konuştuklarına kulak misafiri oldum.
 - I overheard Tom and Mary speaking French to each other just before class.
Sana kulak misafiri olmaktan kendimi alamadım.
 - I couldn't help overhearing you.
Tom Mary'nin dediğine kulak misafiri olmaktan kendini alamadı.
 - Tom couldn't help overhearing what Mary said.
Konuşmanı gizlice dinlemekten kendimi alamadım.
 - I couldn't help but overhear your conversation.