O, kahvaltısını sıklıkla orada yer.
 - He often eats breakfast there.
Bu sabah kahvaltı yapmadım.
 - I didn't have breakfast this morning.
Sabah kahvaltısı iskandinav usulü açık büfedir.
 - Breakfast is a smorgasbord.
Sabah kahvaltısını sekizde yedim.
 - I ate breakfast at eight.
Ben ilk otobüse zamanında yetişmek için aceleyle kahvaltı yaptım.
 - I had breakfast in haste in order to be in time for the first bus.
Bu sabah kahvaltı yapmadım.
 - I didn't have breakfast this morning.
Sami, kahvaltı etmek için bara geldi.
 - Sami came to the bar to eat breakfast.