sulanmış

listen to the pronunciation of sulanmış
Türkisch - Englisch
blear
(göz) bleary
bleary

He looked at her with bleary eyes. - O, sulanmış gözleriyle ona baktı.

sula
{f} watering

I've finished watering the flowers. - Çiçekleri sulamayı bitirdim.

I'm done watering the flowers. - Çiçekleri sulamayı bitirdim.

sula
{f} watered

Friendship is a plant which must be often watered. - Dostluk sık sık sulanması gereken bir bitkidir.

Tom watered the flowers. - Tom çiçekleri suladı.

sula
{f} water

Land and water make up the earth's surface. - Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.

The gorgeous cake made my mouth water. - Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.

sula
irrigate

They need to be able to irrigate without relying solely on rain. - Onların yalnızca yağmura bağımlı olmaksızın toprağı sulayabilmeye ihtiyaçları var.

sula
douse
beyni sulanmış
soft in the head
Englisch - Englisch

Definition von sulanmış im Englisch Englisch wörterbuch

sula
type genus of the Sulidae
sula
A genus of sea birds including the booby and the common gannet
Finnisch - Türkisch

Definition von sulanmış im Finnisch Türkisch wörterbuch

sula
erimiş