Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
 - The old man started to laugh sadly.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
 - We are faced with a very sad situation.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
 - How sad and pathetic!
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
 - We are faced with a very sad situation.
Senin gözde hüzünlü şarkın nedir?
 - What's your favorite sad song?
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
 - His sad story touched my heart.
Bana böyle hüzünlü bakma.
 - Don't give me such a sad look.
Birdenbire çok hüzünlendim.
 - I suddenly became very sad.
Chris, Beth'in değerli kol saatini bulamadığını duyduğunda üzüntüsünü gizleyemedi.
 - Chris could not conceal his sadness when he heard that Beth had been unable to find his valuable watch.
Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.
 - He hid his sadness behind a smile.