something that pollutes; a pollutant

listen to the pronunciation of something that pollutes; a pollutant
Englisch - Türkisch

Definition von something that pollutes; a pollutant im Englisch Türkisch wörterbuch

pollution
pislenme
pollution
(Tıp) polüsyon
pollution
(Denizbilim) pollusyon
pollution
kirletilmiş
pollution
kirlenme

New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar. - There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running.

Şehirlerimiz ciddi kirlenme sorunları yaratıyor. - Our cities create serious pollution problems.

pollution
kirlilik

Kirlilik problemleri yıldan yıla gittikçe ciddileşiyor. - From year to year, pollution problems are becoming more and more serious.

Kirlilik her yıl kötüleşiyor. - The pollution worsens with each year.

pollution
kirletme
pollution
{i} pislik
pollution
{i} bozulma
pollution
{i} çevre kirliliği

Hükümet ve endüstri çevre kirliliğiyle mücadele etmek için işbirliği yapıyor. - The government and industry are cooperating to fight pollution.

Çevre kirliliği ile nasıl uğraşacağın ciddi bir konudur. - How to deal with environmental pollution is a serious matter.

pollution
(Tıp) Gece şehvet rüyaları ile meni (irade dışı) gelmesi, ihtilam, polüsyon (Gece olana Polüsyon Nokturna, gündüz olana da Polüsyon Diurna denir)
Englisch - Englisch
pollution