something that is difficult; hardship, trouble

listen to the pronunciation of something that is difficult; hardship, trouble
Englisch - Türkisch

Definition von something that is difficult; hardship, trouble im Englisch Türkisch wörterbuch

difficulty
güçlük

Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian. - I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.

Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle. - The old man escaped, but with difficulty.

difficulty
zorluk

İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım. - I had great difficulty in finding my ticket at the station.

Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir. - This kind of music is something that older people have difficulty understanding.

difficulty
{i} sorun

Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi. - He had no difficulty in solving the problem.

Ben bu sorunu güçlükle çözdüm. - I solved this problem with difficulty.

difficulty
düğüm
difficulty
{i} sıkıntı

Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste. - If you have any difficulty, ask me for help.

Herhangi bir sıkıntı içinde misin? - Are you in any difficulty?

difficulty
be in difficulties parasız kalmak
difficulty
{i} külfet
difficulty
güç şey
difficulty
make veya raise a difficulty güçlük çıkarmak
difficulty
{i} meşakkat
difficulty
{i} sıkıntı, problem. make difficulties zorluk çıkarmak
difficulty
güçlük zorluk
difficulty
itiraz
difficulty
nazlanma
difficulty
{i} engel
Englisch - Englisch
{i} difficulty