sakarı

listen to the pronunciation of sakarı
Türkisch - Englisch

Definition von sakarı im Türkisch Englisch wörterbuch

sakar
awkward

Seals are clumsy and awkward on land, but very graceful in the water. - Fok balıkları karada sakar ve gariptir, ancak suda çok zariftir.

Mary's sister is shy and awkward. - Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır.

sakar
clumsy

Tom is a very clumsy guy. - Tom çok sakar bir adam.

Seals are clumsy and awkward on land, but very graceful in the water. - Fok balıkları karada sakar ve gariptir, ancak suda çok zariftir.

sakar
blundering
sakar
ham-fisted
sakar
accident-prone
sakar
gawkish
sakar
(deyim) all fingers and thumbs
sakar
all thumbs

I can't play the piano at all. I'm all thumbs. - Ben hiç piyano çalamıyorum. Sakarlığım üstümde.

When I wash dishes, I am all thumbs. - Ben bulaşıkları yıkarken, sakarım.

sakar
ham-handed
sakar
heavy hand
sakar
blaze
sakar
left-handed
sakar
gawky
sakar
maladroit
sakar
oafish
sakar
butterfingered
sakar
clumsy, butterfingered, accident-prone
sakar
sacchar
sakar
unhandy
sakar
heavy handed
sakar
oaf
sakar
left handed
sakar
clumsy, butterfingered, awkward, ham-fisted, ham-handed; blaze
sakar
blaze, white patch (on an animal's forehead)
sakar
ungainly
Türkisch - Türkisch
Sis, duman
istanbul'daki Bizans surlarının koruyucu iki kulasinden biri
SAKAR
(Osmanlı Dönemi) Çok ekşimiş süt ve pekmez
SAKAR
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi kırmak
SAKAR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Sükur-Sakâr-Sıkâre-Sukure-Eskur) Çakır kuşu
Sakar
moçot
Sakar
şaybalak
sakar
Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke, küçük akıtma
sakar
Muğla-Marmaris karayolunda, çok güzel bir panoramaya sahip dağ geçidi
sakar
Cehennem
sakar
Muğla Marmaris karayolunda çok güzel bir panoramaya sahip dağ geçidi
sakar
(Osmanlı Dönemi) Cehennemin bir ismi
sakar
Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse)
sakar
Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse): "Orada ne babamın sakar hareketlerinden, ne annemin çehresindeki hüznünden haberim olurdu."- Y. K. Karaosmanoğlu
sakar
Büyük sepet