She provided the traveler with food and clothing.
 - O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
 - Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
Can you supply me with all I need?
 - Bütün ihtiyaç duyduklarımı bana sağlayabilir misin?
Cows supply us with milk.
 - İnekler bize süt sağlar.
I have a large family to provide for.
 - Geçimini sağlayacak büyük bir ailem var.
He is unable to provide for his family.
 - O, ailesinin geçimini sağlayamaz.
She provided for her old age.
 - Onun yaşlılığında geçimini sağladı.
She provided the traveler with food and clothing.
 - O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
Japanese companies generally provide their employees with uniforms.
 - Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.
The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
 - Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
They were accused of supplying arms to terrorists.
 - Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.
This lake supplies our city with water.
 - Bu göl kentimize su sağlamaktadır.
The river supplies cities and villages with water.
 - Nehir şehirlere ve köylere su sağlar.
The coffee enabled me to stay awake during the dull concert.
 - Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı.
The new subway enables me to get to school in 20 minutes.
 - Yeni metro 20 dakika içinde okula gitmemi sağlamaktadır.