Doğal olmaktan hoşlanıyorum.
 - I like to be spontaneous.
Tom çok doğal, değil mi?
 - Tom is very spontaneous, isn't he?
Samanda kendiliğinden yangın başladı.
 - A spontaneous fire started in the hay.
Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.
 - Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted.
Tom çok spontane değil, değil mi?
 - Tom isn't very spontaneous, is he?
Onlardan bir sürü spontan tekliflerimiz vardı.
 - We had a lot of spontaneous offers from them.