Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
 - The movie was so sad that everybody cried.
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
 - The old man started to laugh sadly.
Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
 - The movie was so sad that everybody cried.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
 - How sad and pathetic!
Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.
 - This is such a sad story.
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
 - His sad story touched my heart.
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
 - His sad story touched my heart.
Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.
 - This is such a sad story.
Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.
 - He hid his sadness behind a smile.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
 - She looked sadly at me.