pişirerek

listen to the pronunciation of pişirerek
Türkisch - Englisch
(Gıda) cooking

We had so much fun cooking. - Biz yemek pişirerek çok eğlendik.

She spent all afternoon cooking. - O, bütün öğleden sonrayı yemek pişirerek geçirdi.

stewing
(Gıda) baking

Tom and Mary spent all morning baking cupcakes. - Tom ve Mary tüm sabahı kekler pişirerek geçirdi.

Tom and Mary spent the afternoon baking pumpkin pies. - Tom ve Mary öğleden sonrayı bal kabaklı turta pişirerek geçirdiler.

pişir
{f} stewing
pişir
{f} cook

Shall I cook dinner for you? - Sizin için akşam yemeği pişireyim mi?

Could you cook a skewer for me, please? - Bana bir şiş pişirir misin, lütfen?

pişir
{f} cooking

This style of cooking is peculiar to China. - Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.

My mother is busy cooking dinner. - Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.

pişir
{f} stewed
pişir
bake

Mary baked three dozen cookies for Tom's party. - Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

I took a cooking class last spring and learned to bake bread. - Ben geçen baharda bir aşçılık dersi aldım ve ekmek pişirmeyi öğrendim.

pişir
cooked

The two boys cooked their meal between them. - İki erkek çocuk yemeklerini kendi aralarında pişirdi.

My mother cooked the potatoes very well. - Annem patatesi çok iyi pişirdi.