Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
- This factory manufactures automobile parts.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
- This theory consists of three parts.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Onların tarafında bir hataydı.
- It was a mistake on their part.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
- After the birth of your child, you should make your work part-time.
Tom zaten görevini yaptı.
- Tom has already done his part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
- Who was at the party beside Jack and Mary?
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
- A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.
- After ten years as business partners, they decided to part ways.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
O, evinden ayrılmak istemedi.
- He didn't want to part with his house.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
- I have no idea why you want to part with that.