Yerli konuşmacılarla konuşmak için çok fazla fırsatlarım olmuyor.
- Non ho molte opportunità di parlare con dei madrelingua.
Şu anda konuşmak için vaktim yok.
- Al momento non ho tempo per parlare.
Almanca konuşmak istiyorum.
- Voglio parlare tedesco.
Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.
- Aprì la bocca come per parlare ma non disse niente.
He can both speak and write Russian.
- Sa sia parlare che scrivere in russo.
We must not speak ill of others behind their backs.
- Non si deve parlare male degli altri alle loro spalle.