Benim çizdiğim resim dalgalı dudakları olan bir yüzü gösteriyor.
 - The picture I drew depicts a face with wavy lips.
Tom'un dalgalı kahverengi saçı ve mavi gözleri var.
 - Tom has wavy brown hair and blue eyes.
Bu caddede aşağı yukarı yürüyerek saatler harcadım.
 - I spent hours walking up and down on this street.
O, tepelerde aşağı yukarı yürürken nefes nefese idi.
 - She was out of breath from walking up and down hills.
Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.
 - We walked up and down the streets of Kyoto.
Onlar yukarı aşağı zıpladı.
 - They bounced up and down.