O, yıkanmak için soyundu.
 - She undressed to take a bath.
Bu nehirde yıkanmak tehlikelidir.
 - It is dangerous to bathe in this river.
Kaplıcalar, Roma hamamlarıydı.
 - Thermae were Roman baths.
Japonya'da, eğer bir dövmen varsa, kaplıcaların birçoğunda yıkanmana izin verilmeyeceğini biliyor muydun?
 - Did you know that in Japan, if you have a tattoo, you won't be allowed to bathe in many of the hot spring resorts?
Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.
 - She was just about to take a bath when the bell rang.
İyi ve sıcak bir banyo yapmak gibisi yok.
 - There's nothing like a good hot bath.
Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız.
 - Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present.
Temizlik personeli erkeklerin banyosunu temizliyor.
 - The cleaning staff is cleaning the men's bathroom.
Odanın bir banyosu var mı?
 - Does the room have a bath?
Denizde yıkanmak istiyorum.
 - I want to bathe in the sea.
Bazı erkek çocukları düzenli olarak yıkanmaktan hoşlanmazlar.
 - Some boys don't like to bathe regularly.
Tuvalete gidebilir miyim?
 - Can I go to the bathroom?
Tuvalete gitmek zorundayım.
 - I've gotta go to the bathroom.
Yangın hamamda başladı.
 - The fire started in the bathhouse.
Japon kamu hamamı bir zamanlar bir mahallede sosyal yaşamın merkezi olarak kullanılıyordu.
 - The Japanese public bathhouse was once used as a center of social life in one's neighborhood.