Tom had his blood pressure taken.
- Tom kan basıncını ölçtürdü.
He suffered from high blood pressure.
- Yüksek kan basıncından rahatsızlık çekiyor.
It's like a vendetta now.
- O, şimdi bir kan davası gibi.
A blood transfusion is necessary.
- A kan nakli gereklidir.
Tom needs a blood transfusion.
- Tom'un bir kan nakline ihtiyacı var.
You cannot be a blood donor.
- Sen bir kan verici olamazsın.
At last, they purchased freedom with blood.
- Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
I didn't donate blood.
- Kan bağışında bulunmadım.
Have you ever donated blood?
- Sen hiç kan bağışladın mı?
I didn't expect more bloodshed.
- Daha fazla kan dökmek istemedim.
I just don't want there to be any bloodshed.
- Sadece herhangi bir kan dökme olmasını istemiyorum.
vampirler kan emer.
Göderce muhtarının kızıyla kan kardeşi olduk, dedi.- N. Cumalı.