innenstadt

listen to the pronunciation of innenstadt
Deutsch - Türkisch
e {'inınştat} e kent merkezi
[die] iç şehir
kentin iş merkezi
e e. 'inınştat kent merkezi
Englisch - Türkisch

Definition von innenstadt im Englisch Türkisch wörterbuch

downtown
şehir merkezine doğru
downtown
{i} şehrin merkezi, çarşı. z. çarşı tarafında; çarşıya
downtown
çarşı

Annem dün çarşıya alışverişe gitti. - My mother went shopping downtown yesterday.

Çarşıya alışverişe gidelim. - Let's go shopping downtown.

downtown
çarşıya

Şu sıralar hiç çarşıya çıkmıyorum. - I never go downtown nowadays.

Annem dün çarşıya alışverişe gitti. - My mother went shopping downtown yesterday.

downtown
şehir merkezi

Şehir merkezine gitmeliyim. - I need to go to downtown.

Şehir merkezine gidiyorum. - I'm heading downtown.

city centre
Şehir merkezi

Hafta sonları gece yarısından sonra şehir merkezi güvenli değildir, çünkü bütün sarhoşlar sokaklarda dolaşırlar. - It's not safe in the city centre after midnight on weekends because of all the drunks roaming the streets.

Ofisim şehir merkezinde. - My office is in the city centre.

downtown
şehir merkezinde

Şehir merkezinde trafik sıkışıklığı var. - Traffic downtown is all backed up.

Tom Boston'da şehir merkezinde üç-yatakodalı bir apartmanda yaşıyor. - Tom lives in a three-bedroom apartment in downtown Boston.

city centre
İng. kent merkezi
downtown
çarşı tarafında
downtown
şehrin merkezinde
downtown
çarşı istikametinde
downtown
{s} şehrin merkezinde olan
downtown
{s} şehir merkezindeki

Şehir merkezindeki şu yeni restoranı denemeliyiz. - We should try that new restaurant downtown.

Leyla şehir merkezindeki bir bankaya araçla yirmi dakikada gitti. - Layla drove twenty minutes to a bank downtown.

downtown
{s} şehrin merkezi ile ilgili
downtown
{i} kentin iş merkezi
Deutsch - Englisch
downtown
central business district /CBD/
town centre
city centre

There aren't any books in German here. We'll have to go to another shop, one in the city centre. Maybe we'll find something there. - Bücher in deutscher Sprache gibt es hier nicht. Wir müssen in einen anderen Laden gehen, einen in der Innenstadt. Vielleicht werden wir dort fündig.

My office is in the city centre. - Mein Büro ist in der Innenstadt.