Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.
 - I wrote the wrong address on the envelope.
Eğer yanlış yaparsam beni düzelt
 - Correct me if I am wrong.
Ona haksızlık ettiğimi düşünüyor.
 - She thinks that I wronged her.
Bir insanı öyle kandırmak haksızlık.
 - It's wrong to trick people like that.
Tom yanlış yoldan gitti.
 - Tom went the wrong way.
Matem tutmak için doğru ya da yanlış yol yoktur.
 - There's no right or wrong way to grieve.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
 - He accused us of wronging him.
Beklenenin tersine sen hatalıydın.
 - You were wrong after all.
Tom yatağın ters tarafından kalktı ve bütün gün suratsızdı.
 - Tom got up on the wrong side of the bed and has been grouchy all day.
Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
 - Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.
Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
 - There's nothing physically wrong with him.