Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Üzgünüm, mantıların tümü bitti.
- I'm sorry, we're all out of manti.
Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.
- I'm sorry, but I didn't catch what you said.
Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
- I'm sorry, did I do something wrong?
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
... Sorry to be a downer. ...
... >>> I'm sorry to ask, but can I have a hug, too? ...