Nobody ever got rich by saving on drinks.
- Kimse içeceklerden tasarruf ederek zengin olmadı.
He never touches alcoholic drinks.
- Alkollü içeceklere elini değdirmez.
Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
- Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
Milk is a popular beverage.
- Süt popüler bir içecektir.
Give me a drink, please.
- Lütfen bana bir içecek verin.
I'll buy you a drink.
- Sana bir içecek ısmarlayacağım.
Tom brought refreshments.
- Tom serinletici içecekler getirdi.
Refreshments will be served.
- Yiyecek ve içecekler servis edilecektir.
Tom brought refreshments.
- Tom serinletici içecekler getirdi.
Delicious refreshments were served.
- Lezzetli yiyecek ve içecekler servis edildi.