Tom doesn't look at all convinced.
 - Tom hiçbir şekilde ikna olmuş gibi görünmüyor.
I don't agree with your methods at all.
 - Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.
You must on no account do such a thing.
 - Hiçbir şekilde böyle bir şey yapmamalısın.
He will on no account accept defeat.
 - O hiçbir şekilde yenilgiyi kabul etmeyecektir.
Her explanation is by no means satisfactory.
 - Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
She is by no means angelic.
 - O hiçbir şekilde anjelik değildir.