We failed due to a lack of preparation.
- Hazırlanma eksikliği nedeniyle başarısız olduk.
It takes me a lot of time in the morning to get ready for work.
- Sabahleyin iş için hazırlanmak çok zamanımı alır.
I've got to get ready.
- Hazırlanmak zorundayım.
I had little time to prepare the speech.
- Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.
He had time to prepare his men for battle.
- Onun adamlarını savaşa hazırlanmak için zamanı vardı.
I have to prepare for the test in English.
- İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
Sami had to be prepared to take risks.
- Sami risk almak için hazırlanmak zorundaydı.
Tom wanted to be prepared.
- Tom hazırlanmak istedi.
Tom wants to be prepared.
- Tom hazırlanmak istiyor.
Tom wanted to be prepared.
- Tom hazırlanmak istedi.
Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
- Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
He has drawn up a will.
- O, bir vasiyetname hazırladı.
Tom prepared dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini kendisi hazırladı.
Tom was well prepared for the exam.
- Tom sınav için iyi hazırlandı.