Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
- Tom put all his belongings in a small suitcase.
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.
- Tom sold all of his belongings.
Tom tüm varlıklarını kaybetti.
- Tom lost all his belongings.
Özel eşyalarımı saklamak istiyorum.
- I'd like to put my belongings away.
O onun gitmesini ve tüm özel eşyalarını almasını istedi.
- She asked him to leave and take all his belongings.
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
Tom tüm eşyalarını bir araya toplandı.
- Tom gathered together all his belongings.
The food was terrible -all the same I didn't complain.
- Das Essen war schrecklich, trotzdem habe ich mich nicht darüber beschwert.
Afraid of hurting his feelings, I didn't tell him the truth.
- Da ich Angst hatte, seine Gefühle zu verletzen, habe ich ihm nicht die Wahrheit erzählt.