höchstselbst (leibhaftig)

listen to the pronunciation of höchstselbst (leibhaftig)
Englisch - Türkisch

Definition von höchstselbst (leibhaftig) im Englisch Türkisch wörterbuch

personally
şahsen

Tom'u şahsen tanırım. - I know Tom personally.

Tom'u şahsen tanımıyorum. - I don't know Tom personally.

in person
bizzat

Bizzat görünmek zorundasın. - You have to appear in person.

Bizzat git ve onunla görüş. - Go and see him in person.

in person
bizzat kendisi

Tom oraya bizzat kendisi gitti. - Tom went there in person.

in the flesh
(Konuşma Dili) gerçekte
in the flesh
dünya gözüyle
personally
kişilik olarak
in person
şahsen

Onu şahsen görmeye gidersen, o memnun olur. - She will be glad if you go to see her in person.

Senin adına birini göndermek yerine, sen gitsen ve şahsen konuşsan daha iyi olur. - Instead of sending somebody on your behalf, you had better go and speak in person.

personally
kendi
personally
kişisel olarak

Onu kişisel olarak almayın. - Don't take it personally.

Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim. - I'll personally visit you.

in the flesh
canlı
in the flesh
bizzat
in the flesh
(deyim) sahsen,bizzat ,kendisi
personally
bizzat

Onu bizzat alıyor gibi görünüyordu. - Tom seemed to take it personally.

Tom'la bizzat konuşabilip konuşamayacağımı merak ediyorum. - I wonder if I might speak to Tom personally.

personally
bana kalırsa
personally
(zarf) şahsen, kişisel olarak, bana kalırsa, bizzat, kanımca
Deutsch - Englisch
yourself
personally
in person
in the flesh