It took a lot of time, blood, sweat and tears to clean it.
 - Bunu temizlemek bir sürü zaman, kan, ter ve göz yaşı aldı.
Even though Tom still had tears in his eyes, he began to smile.
 - Tom gözlerinde hala gözyaşı olmasına rağmen gülmeye başladı.
A tear ran down her cheek.
 - Bir gözyaşı onun yanağından aşağıya süzüldü.
The girls shed tears after reading the novel.
 - Kızlar, romanı okuduktan sonra gözyaşı döktüler.
Without music, the world is a valley of tears.
 - Müziksiz dünya, gözyaşı vadisidir.