Definition von freizeit im Deutsch Türkisch wörterbuch
- en. e. 'fraytsayt boş zaman
- [die] boş zaman¡
- en {'fraytsayt} e boş zaman
- sanatlar
- dinlence
- serbest zaman
- boş zamanlarında
- boş zamanlarda
- kendine ayrılan süre
- boş vakit
- treiben Sie denn in Ihrer freizeit sport
- boş zamanlarınızda spor yapıyormusunuz
Relevante Übersetzungen
Definition von freizeit im Englisch Türkisch wörterbuch
- spare time
- zaman ayırmak
Zaman ayırmak için ne yapmalıyım?
-What should I do in order to spare time?
- recreational
- rekreasyonal
- free time
- boş zaman
Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.
-Tom and Mary had way too much free time on their hands.
Tom Mary'nin biraz boş zamanı oluncaya kadar beklemeye karar verdi.
-Tom decided to wait until Mary had some free time.
- leisure time
- boş vakit
Onlar tüm boş vakitlerinde ne yapıyorlar?
-What do they do with all their leisure time?
- recreational
- eğlendirici
- recreational
- oyalayıcı
- recreational
- dinlendirici
- recreational
- dinlenme ile ilgili
- spare time
- boş zaman
Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.
-I translate sentences on Tatoeba in my spare time.
Babam boş zamanında sık sık polisiye hikayeler okur.
-Father would often read detective stories in his spare time.
- free time
- serbest zaman
Serbest zamanımda bloğuma yazıyorum.
-In my free time, I write on my blog.
- freetime
- boş zaman
- leisure time
- kendine ayrılan süre
- recreational
- {s} eğlence
Eğlence uyuşturucu kullanımı birçok şehir efsanelerine ilham veriyor.
-Recreational drug use inspires many urban legends.
- recreational
- {s} dinlence
- recreational
- eğlenceli
Relevante Übersetzungen
Definition von freizeit im Deutsch Englisch wörterbuch
- spare time
Yuriko arranges flowers in her spare time.
-Yuriko bindet in ihrer Freizeit Blumensträuße.
I think I can do it in my spare time.
-Ich denke, dass ich es in meiner Freizeit machen könnte.
- leisure time
She doesn't seem to know what to do with her leisure time.
-Sie weiß anscheinend nicht, was sie mit ihrer Freizeit anfangen soll.
What do they do with all their leisure time?
-Was fangen sie an mit all ihrer Freizeit?
- free time
What do you do in your free time?
-Was machst du in deiner Freizeit?
I often spend my free time listening to music.
-Ich verbinge oft meine Freizeit damit, Musik zu hören.
- freetime
- recreational
- Freizeit und Erholung
- recreation
- Freizeit…
- recreational
- Fläche für Freizeit und Erholung
- recreational land use area
- Jugendliche, die sich in ihrer Freizeit in Einkaufszentren aufhalten
- mallies
- Jugendliche, die sich in ihrer Freizeit in Einkaufszentren aufhalten
- mall rats
- Was machst du in deiner Freizeit?
- What do you do in your free time?