Kendi ülkenin tarihi ile tanışık olmalısın.
 - You should get acquainted with the history of your own country.
İkinizin tanışık olmasına inanmıyorum.
 - I don't believe you two are acquainted.
Hayır, onu tanımıyorum. Tabii ki, ben onun kim olduğunu biliyorum, ama ben şahsen onunla tanışmış değilim.
 - No, I don't know him. Of course, I know who he is, but I'm not personally acquainted with him.
Kasabadaki herkesle tanışmıştı.
 - He was acquainted with everybody in town.